TCMB sektörel enflasyon beklentilerine dair yeni bir çalışma ile yine çok değerli bir işe imza atmış. TCMB bu yeni çalışmayla sektör bazlı enflasyon beklentilerinin ayrışma nedenlerini daha net bir şekilde kamu ile paylaşabilecek. En azından hangi sektörün beklentileri rasyonel hangisinde denetlenmesi gereken süreçler ya da fırsatçılık var bunları daha net göreceğiz. Ancak tabii görmek yetmiyor. Çünkü eğer bir fırsatçılık varsa, denetim ve yaptırımlar uygulayarak, rekabeti artırarak, şeffaf bilgilendirme yaparak, vergi indirimleri ve sübvansiyonlar sağlayarak, kısa vadeli fiyat kontrolleri uygulayarak ve Merkez Bankası ile koordineli para politikası araçlarını kullanarak müdahale etmek Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın işi. Katılırsınız katılmazsınız bilemem ama TCMB yeni ekip sonrası şeffaflık, öngörülebilirlik ve tutarlılık adına elinden gelenin fazlasını yapıyor ve bu süreci çok iyi yönetiyor ancak maalesef aynısını Hazine ve Maliye Bakanlığı ile TÜİK için söyleyemeyeceğim.
Net katma değer içinde kârın payı artarken ücretlerin payı geriledi
Son dönemde enflasyon beklentileri hem sektör bazlı hem de piyasa ve firmalar tarafında önemli derecede ayrışma gösteriyordu. Firmalar sonuçta fiyat belirleyici ve fiyat belirlerken üretim maliyetlerinden arz-talep durumuna, vergilerden pazar rekabetine, müşteri algısından ekonomik beklentilere kadar pek çok parametreyi göz önünde bulunduruyor. Örneğin bu hafta Türkiye’nin en büyük 500 şirketi açıklandı. En büyük 500 şirketin açıklandığı araştırma raporunda bir nokta çok dikkat çekiciydi.
2015 itibari ile yaratılan katma değer içerisinde ödenen maaşların payı 2018’de %54,7 iken 2022 yılında %26,9’ a gerilemiş, 2023 yılında ise ücret artışları ile %38,8’e yükselmiş. Ancak net katma değer içerisinde kârın payı ise 2018 yılında %10,9 iken 2021 yılında uygulanan ekonomi modeli sonrası bu oran 2022’de %54,5’e yükselmiş. 2023 rakamları ise net katma değer içerisinde kârın payının %36,1’e gerilediğini gösteriyor. Ancak 2018’den bu yana rakamları kıyasladığımızda, değişen ekonomi politikalarından faktör gelirlerinin net katma değer içindeki dağılımında en çok karın olumlu etkilendiğini, ödenen maaş ve ücretlerin payının yıllar içinde daha da çok gerilediğini görüyoruz.
Yeni vergi düzenlemesi gelir adaletsizliğini azaltmayı hedeflemeli!
İster küçük ölçekli isterse Türkiye’nin en büyük şirketleri olsun, rasyonel politikalara dönene kadar olan süreçte enflasyon beklentilerindeki kötümser tablo fiyatlama davranışlarını da bozdu ve bu aslında birçok işletmenin bunu fırsatçılığa çevirmesine zemin hazırladı. Haliyle bu fırsatçılık bir yandan enflasyonu beslerken alım gücünü günden güne eriten, içeride sermaye sahibini, dışarıda carry trade ile kar elde eden yabancıyı besleyen, beslemeye devam eden bir servet transferi yarattı. Uzun zamandır bol bol konuştuğumuz konu ‘’yabancının TL’ye bakışı iyileşti’’ konusu. Asıl gerçek hikaye hayır hiçbir şey iyileşmedi, yabancı şu an verdiğimiz yüksek faiz üzerinden servetine servet katıyor. Yarın bir gün kim daha yüksek getiri sunarsa yabancı bu kez de oraya gidecektir. O yüzden asıl konu yabancının ne yaptığı değil, bu süreçte bizim ne yaptığımız.
Yabancı üstümüzden para kazanırken, vatandaş yanlış politikalar sonucu yaratılan yüksek enflasyon nedeni ile yüksek faize katlanmak zorunda kalmışken, TCMB sıkı para politikası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na zaman kazandırmışken, bakanlık ne yaptı? Adil bir vergi sistemi zemini oluşturuldu mu? Toplam vergiler içinde dolaylı vergilerin payı azaltıldı mı? Vergilendirilmemiş, kayıt dışı kalmış gelirler tespit edilip vergilendirildi mi? Vergi afları kaldırıldı mı? Enflasyonu fırsatçılığa çeviren sektörler/firmalar denetlendi mi? Kamu harcamalarının finansman yöntemlerini vatandaşın alım gücünü eritmeden yeniden düzenleyecek çalışmalar yapıldı mı?
Geçtiğimiz haftalarda basına sızan vergi düzenlemeleri taslağında biz yurtdışı çıkış harcını, bahşişlerin vergilendirilmesini, borsada işlem vergisini konuştuk bol bol ama asıl konuşulması gereken konu buydu. Vergi düzenlemesi ile ilgili son durum henüz net değil ama umarım yeni düzenlemeler gelir adaletsizliğini desteklemeye devam edecek düzenlemeler olmaz.