Almanya’nın efsane şansölyesi, sırlarını kitabında anlattı 

Berlin’de yıllar önce alışverişe çıktığım bir gün, uzaktaki bir mağazada gördüğüm bir kadını Almanya Şansölyesi Angela Merkel’e benzetmiş, mağazaya biraz yaklaşınca o kadının Merkel’in ta kendisi olduğunu görmüştüm! Dışarda onu bekleyen tek bir koruması vardı ve kendisi herhangi sıradan bir vatandaş gibi mağazadan alışveriş yapıyordu. Daha sonra bu hikayeyi tanıdığım Alman diplomatlara anlattığımda hiç şaşırmadıklarını gördüm. Onlar da Merkel’le ilgili kendi benzer hikayelerini anlatmaya başladılar. Hatta anlatılanlar Merkel’in başbakan olduğu dönemde evdeki depozitolu boş süt şişelerini alıp kendi başına markete geri götürmesine kadar vardı! 

Uzun yıllar boyunca “Dünyanın en güçlü kadını” olarak tanımlanan, Almanya’da iktidarda geçirdiği 16 yılda yaptıklarıyla hem Alman, hem Avrupa Birliği, hem de dünya siyasetine damgasını vurmuş olan Angela Merkel’in anı kitabı “Özgürlük: 1954- 2021 Anıları” 26 Kasım’da 30 dilde aynı anda yayınlanacak.

Peki, tek bir korumayla kendi market alışverişine yürüyerek giden, Berlin’de bir apartman dairesinde oturan ve Helmut Kohl’dan sonra Almanya’nın en uzun süre şansölyelik yapan 2. lideri olan Angela Merkel’le ilgili neleri biliyoruz? 

Merkel’in anı kitabıyla ilgili şimdilik sadece basına sızan kısımları biliyoruz. Onlar da daha çok Merkel’in, ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump ve Rus lider Vladimir Putin’le yürüttüğü diyalogla ilgili kısımlar. Ancak dilerseniz Merkel’in kişiliğinin nasıl bir ortamda yapılandığını anlamak için çocukluğuna ve nasıl bir ortamda büyüdüğüne bir göz atalım: 

Merkel aslında Batı Almanya’nın Hamburg kentinde doğdu. Lutherci bir papaz olan babası Horst, Angela henüz birkaç haftalıkken 1954 yılında ailesini Doğu’ya taşıdı. Bir politikacı olarak Merkel, dini görüşleri söz konusu olduğunda hiçbir zaman zorlayıcı olmadı, ancak babasının kilisedeki konumunun onun üzerinde derin bir etkisi olduğu ve güçlü bir ahlaki pusula yarattığı açık.

ÇOCUKLUĞUNU SOĞUK SAVAŞ ŞEKİLLENDİRDİ

Merkel’in çocukluğunu biraz da içinden geçmekte olduğu Soğuk Savaş şekillendirdi.  Merkel’in sosyalist babası, papaz okulunda siyasi içerikli toplantılar düzenliyordu. İşte Merkel, yemek masasının etrafında şiddetli tartışmaların yaşandığı bir evde büyüdü. Angela Merkel, daha gençlik yıllarında gizli polis Stasi’nin dikkatini çekmekten korktuğu için kimlik kartlarını göğsüne yakın tutarak taşımayı öğrenmek zorunda kaldı.

Doğu Almanya’da fikirlerini açıkça ifade edememek insanları farklı şekillerde etkiliyordu. Merkel’in eski bir okul arkadaşı olan Hartmut Hohensee, bu durumu “kışın geçmesini ve çiçeklerin eninde sonunda büyümeye başlamasını umarak bir tür felç geçirmeye” benzetiyordu. 

Die Zeit tarafından yayınlanan alıntılarda Merkel, eski Doğu Almanya’da büyümenin “sürekli sınırda bir yaşam” olduğunu söyledi. Kitabında, “Bir gün ne kadar kaygısız başlarsa başlasın, her şey birkaç saniye içinde değişebilir ve siyasi sınırlar aşıldığında varlığınız tehdit altına girebilirdi” diye yazdı.

Merkel’in ebeveynleri “güvenli bir alan yaratmak için ellerinden geleni yapmışlar”, dışarıda özgürce koşmasına izin vermişler ve evde siyasi konuların konuşulmasını teşvik etmişler. Ancak tarım arazilerinin kolektifleştirilmesi ve sanatçıların eserlerinden dolayı taciz edilmesi gibi sosyalist uygulamaların genç Merkel üzerinde iz bıraktığı anlaşılıyor. 

ÜNİVERSİTEDE SINIFTAN ATILDI 

Merkel, kitabında, üniversitede fizik okuduğu dönemde, devletin komünist ideolojisi üzerine “saçma” olarak tanımladığı derslere katlanmak zorunda kaldığını yazıyor.

Bir keresinde Merkel, Marksizm-Leninizm üzerine bir derse dikkatini vermediği ve bunun yerine bilimsel problem setleri üzerinde çalıştığı için başka bir öğrenci tarafından kınandığını anlatıyor. Bu nedenle sınıftan atılan Merkel, “Dışarı çıktığımda dizlerimin titrediğini fark ettim. O yürüyüşü asla unutmayacağım” diyor. 

Merkel, kitabında, kendisinin köpek fobisinin Putin tarafından nasıl kendisine karşı kullanıldığını, Trump’la olan ikili diyaloglarını ve Trump’la nasıl baş edeceği konusunda Papa Francis’in kendisine verdiği tavsiyeleri de anlatıyor. (Papa’nın kendisine verdiği tavsiyenin “bük, bük, bük, ama kırılmadığından emin ol” şeklinde olduğunu belirtiyor.) 

Ben şahsen Almanya Şansölyesi olarak görev yaptığı 16 yıl boyunca 4 Amerikan Başkanı, 4 Fransız Cumhurbaşkanı, 5 İngiltere Başbakanı, 9 İtalyan ve Japon Başbakanı gören, uzun yıllar boyunca erkek politikacıların dominant olduğu Alman Hristiyan Demokratların içinde en üst basamaklara kadar yükselmeyi başarmış olan Merkel’in kitabını elime alıp okumayı iple çekiyorum.