Macaristan Başbakanı Victor Urban, soğuk bir Kasım günü başkent Budapeşte’de toplanan 47 Avrupa ülkesinin liderine seslendi: “Avrupa, zor, karmaşık ve tehlikeli bir durumda. Artık Amerikalılardan bize koruyacak tek ülke olmalarını bekleyemeyiz.”
Aralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bulunduğu 47 Avrupa ülkesinin lideri, geçen hafta Avrupa Siyasi Topluluğu adı verilen Avrupa Forumu’nun 5. zirvesi nedeniyle Budapeşte’de bir araya geldi.
Başlık her ne kadar “Avrupa” olsa da gündem belliydi: ABD’nin seçilmiş başkanı Trump sonrası Trans-Atlantik İttifakı’nın hali ve Trump’ın “başkan olduktan sonra akseri yardımı keseceğini söylediği” Ukrayna’nın Rusya işgali karşısındaki durumu.
Zirveye 47 ülkenin devlet ve hükümet başkanları dışında, NATO Genel Sekreteri, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu Başkanları da katıldı.
Zirveye katılan Avrupalı liderlerin hem fikir oldukları çok önemli bir konu vardı: Güvenlikleri için daha fazla sorumluluk almaları ve ABD’ye daha az güvenmeleri gerektiği!
“NATO’YA BORCUNU ÖDEMEDİYSENİZ RUSYA’YI CESARETLENDİRİRDİM”
Ne de olsa Trump, 2016-2020 yılları arasındaki ilk başkanlık döneminde sık sık Avrupa ülkelerini NATO’ya yeteri kadar bütçe ayırmamakla suçlamış, savunma harcamaları konusunda NATO hedeflerini karşılamadıkları sürece Avrupalı müttefiklerini savunmayacağını söylemiş ve ABD’nin NATO’ya verdiği parayı da kısmakla tehdit etmişti.
Trump, 2024 seçimlerine hazırlanırken yürüttüğü kampanya sürecindeyse bu konuda el yükseltti. Şubat ayında Güney Carolina’da düzenlenen bir mitingde, “büyük bir ülkenin başkanı” tarafından kendisine NATO’ya ödenen bütçeyle ilgili şu sorunun sorulduğunu aktardı:
“Peki eğer ödeme yapmazsak ve Rusya tarafından saldırıya uğrarsak bizi koruyacak mısınız?”
Trump kendi cevabını ise şöyle anlattı:
“Dedim ki: ‘Ödemediniz mi? Borcunuzu ödemediniz mi?’ ‘Evet, diyelim ki öyle oldu’ dedi. Hayır, seni korumazdım. Hatta onları (Rusya’yı) ne halt istiyorlarsa yapmaları için cesaretlendirirdim. Ödemelisiniz.”
Peki şimdi ne olacak? NATO’nun geleceği belirsiz, Avrupa panikte, Ukrayna korku içinde. Güvenlik endişesi içindeki Almanya savunmaya ayırdığı bütçeyi 2030’a kadar 140 milyar dolara çıkarmaya karar verdi, Trump’la ilişkilerinin iyi olduğu bilinen Macaristan Başbakanı Orban ise “Gemisini kurtaran kaptan” pozlarında.
Odadaki filin herkes farkında. Avrupa, Trump’ın 2’inci dönem başkanlığına kendini hazırlamamıştı. Nitekim uzun süredir Avrupa’yı savunma alanında işbirliğini arttırmaya zorlayan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da diğer liderlere “Güvenliğimizi sonsuza kadar Amerikalılara devredemeyiz” dedi.
Diğerleri de Trump’la ilgili endişelerini açıkça dile getirdiler.
Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo bir ticaret savaşı ihtimalinden endişe duyduğunu söyledi: “Bunun olmasına izin verilmemeli. Şimdi ABD’yi ve Trump’ın gelecekteki politikasını etkilemeye çalışalım ki söz konusu riskleri anlasın.”
İşte tüm bu ahval ve şerait içinde, NATO’nun ABD’nin sonraki ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye’nin, Avrupa’nın güvenliğiyle ilgili olarak önemli bir fırsat karşısına çıkmış olabilir. Bu bağlamda, NATO’nun henüz birkaç ay önce görevini Hollanda eski Başbakanı Mark Rutte’ye devretmiş olan eski Genel Sekreteri Stoltenberg’in veda konuşmasındaki sözleri de çok manidardı: “Türkiye olmadan Avrupa kıtasının güvenliğini öngörmek imkansızdır.”
İşte böyle bir konjonktürde Türkiye’nin bu avantajını Avrupa Birliği’ne tam üyelik için kullanmasının tam zamanı. Dünyanın içine sürüklendiği bu belirsiz dönemde Türkiye’nin yıldızının parlaması, siyasetçilerin Avrupa sahnesindeki satranç oyununa bağlı.